Gastrik Bypass (Mide Bypass) Ameliyatı
Gastrik Bypass (Mide Bypass) ameliyatları, obezitenin cerrahi tedavisinde en çok uygulanan ameliyatların başında gelmektedir. Hem kısıtlayıcı hem emilim azaltıcı girişimler olarak sayılan yöntemlerdir. Gastrik Bypass ameliyatının en çok uygulanan çeşitleri Mini Gastrik Bypass ve ve Roux en Y Gastrik Bypass (RYGB) dir.
Gastrik Bypass Ameliyatlarında Uygulanan Cerrahi İşlem Nedir?
Gastrik Bypass ameliyatı; mide hacmini küçülterek hastanın alabileceği gıda miktarının azaltılması ve ince bağırsaktan gıdanın kat ettiği yolun yani emilim yolunun kısaltılması üzerine kurulan bir sistemdir. Yani hem kısıtlayıcı hem de emilim engelleyici bir ameliyattır.
Roux en Y Gastrik Bypass (RYGB)
Bu yöntem ile mide hacmi yaklaşık 15-30 cc.’ ye kadar küçültülerek gıda alımı azaltılmaktadır. Midenin büyük bölümü, duedonum (12 parmak bağırsağı) ve ince bağırsağın (jejenum) başlangıç kısmı devre dışı (bypass) bırakıldığından, yenilen gıdaların (özellikle yüksek kalorili şekerli besinlerin) emilimleri engellenmektedir.
Normal bir sindirim yolunda, ağızdan alınan gıdalar yemek borusunu takiben mideye ulaştığında, (peristaltik) hareketlerle mide çıkışına doğru itilir ve kremsi kıvama dönüşen gıdalar buradan 12 parmak bağırsağına geçer. 12 parmak barsağından itibaren bağırsak hareketiyle kalın bağırsağa doğru sevkedilir. Roux en Y Gastrik Bypass (RYGB) ameliyatı tekniğinde; mide girişinde 15-30 cc hacmi olan yeni bir mide kesesi oluşturulur. Bu yeni poş, eski midenin %5-10 kısmı kadar olan küçük bir midedir. Yeni oluşturulan bu mide poşuna gelen gıdaların bağırsaklara geçişini sağlamak için ince bağırsak belirli bir cm den kesilir. Aşağıya doğru devam eden ucu yukarıya çekilerek yeni mide poşuna bağlanır. Eski mide pasif olarak kalır ve gıdayla hiç karşılaşmaz. Yeni mide poşuna gelen gıdalar ise doğrudan bağlantı yapılan ince bağırsağa geçer. Diğer taraftan bu bağlantıdan itibaren yaklaşık 100-150 cm mesafedeki ince barsak segmentine diğer kesik uç bağlantısı yapılarak işlem tamamlanır.
Gıda alımını takiben, besinler yemek borusundan küçük mideye gelirler ve daha sonra direkt olarak ince barsağa geçerler (büyük mide, duedonum ve jejenumun ilk kısımına uğramazlar). Böylelikle gıdaların tamamı sindirim sisteminin emilimden sorumlu olan bu bölgelerine uğramadığından emilemeden direkt olarak ince barsağa geçiş yapmış olur. Diğer taraftan devre dışı bırakılan bölgelerden gelen seksresyonlar (mide sıvısı, karaciğer safrası, pankreas sıvısı ve duedonum enzimleri) ince barsak ile bağlantı yapılan yerden besinlere karışarak ortak yola geçiş yapmış olurlar.
Mini Gastrik Bypass Ameliyatı
Mini Gastrik Bypass ameliyatının kilo verme mekanizması RYGB ameliyatı gibidir ancak teknik olarak farklıdır. Mide girişinde küçük bir mide tüpü oluşturularak başlanır ve bu kısım midenin kalanından tamamen ayrılır. Ancak ayrılan mide kısmı kesilip dışarı çıkartılmaz. Midenin kalan büyük kısmı atıl olarak yerindedir ve gerekli salgılarını üretmeye devam eder. Yeni oluşturulan bu küçük tüp mideye gelen gıdaların bağırsaklara geçişini sağlamak için incebarsağın başlangıcından belli bir mesafe atlanarak incebarsağın ortasına yakın bir yerden mideye bağlantı yapılır. Mide ve bağırsak özel aletler yardımıyla birbirine yapıştırır ve arada gıda geçişine yarayacak bir boşluk oluşturulur.
Mini Gastrik Bypass ameliyatı ile oluşturulan yeni küçük mide sayesinde yemek yeme miktarı azaltılır. Yeni mide ile ince bağırsak arasında yapılan bağlantı sayesinde de alınan gıdalar, büyük mide ve duedonuma uğramadan ileri seviyeden ince bağırsağa geçiş yaparlar, böylece alınan gıdaların emilimleri engellenir. Mini Gastrik Bypass ameliyatının RNYG yöntemine göre en büyük avantajı, cerrahi süreyi kısaltması, daha başarılı kilo kayıpları ile birlikte yandaş hastalık seyrinde çok daha iyi düzelmelerin izlenmesi ve teknik olarak daha kolay uygulanabilir olmasıdır.
Gastrik Bypass Ameliyatlarından Beklediğimiz Sonuç ve Yandaş Hastalıklarla İlgili Süreçler
Bu ameliyat sonrası ortalama 18-24 ay içinde hastanın %65-80 oranında kilo kaybetmesine yardımcı olur. Aynı zamanda hastalar ameliyat sonrası yeni beslenme alışkanlığına geçişte daha kolay uyum sağlamaktadırlar. Tip2 Şeker Hastalığında %85 oranında iyileşme sağlanır. Hastaların kilo vermesiyle birlikte vücuttaki yağ miktarının azalması diyabet dengesinin sağlanmasını çok kolaylaştırır. Gastrik bypass ameliyatı sonrası bazı hormonal mekanizmaların da devreye girmesiyle birlikte hasta taburcu olurken, bir hafta ya da 10 gün içerisinde bu hastalarda insülin kullanımı kesilir, oral anti diyabetik ilaçları almasına gerek kalmaz. Hiperlipidemi ve hipertansiyon hastalarında % 75-85 oranında iyileşme sağlanır. Kilo kaybı ile kişinin tansiyonunu kontrol altında tutması kolaylaşır, ilaca gereksinimi azalır. Yine ameliyat öncesi ciddi uyku apnesi yaşayan hastalar, bu ameliyatlardan sonra uyku apnelerinden ve cihazlarından kurtulmakta, çok dinlendirici ve çok iyi bir uyku düzeni sayesinde uyku apnesi de %90-95 oranında ortadan kalkar. Gastrik Bypass Ameliyatları Güvenli midir? Riski var mı? Her ameliyatın bir komplikasyon oranı vardır. Ancak laparoskopik yöntemle yapılan ameliyatlar düşük-orta risk grubunda sayılabilir. Dünya serilerinin verilerine bakıldığında komplikasyon görülme oranı %1 civarındadır yani oldukça düşüktür. Temelde sayılabilecek 2 risk vardır. Kanama ve kaçaklar. Ancak zamanında tanı konursa, tedavi edilebilir bir süreçtir. Oranı çok düşük olsa da sayılabilecek diğer komplikasyonlar emboli, solunum problemleri ve organ yaralanmalarıdır.
Gastrik Bypass Ameliyatlarından Sonra Hastaların Dikkat Etmesi Gereken Hususlar Nelerdir?
Hastalar ameliyat sonrası erken ve geç dönem takiplerine kesinlikle devam etmedirler. Erken dönem takibin amacı; geçirilen cerrahi operasyondan sonra bedenin kendini onarması ve sorunsuz bir şekilde iyileşmesini sağlamaktır. Geç dönem takibi ise; hastanın yaşam alışkanlıklarını değiştirip fazla kiloların sağlıklı ve istikrarlı bir şekilde verilmesini sağlamak ve kilo problemini radikal bir şekilde ortadan kaldırmaktır.